Eğer Web3 bir milyar insanı kullanıcı olarak çekmek istiyorsa, değiştirmesi gereken çok fazla şey var. Manta Network Kurucu Ortağı Kenny Li regülasyonlar, şirket uyum Süreçleri ve veri güvenliği hakkında önemli açıklamalarda bulunuyor.
Blokzincir sektörünü bir kahve dükkanı olarak düşünebiliriz. İlk başladığı yıllarda, değişik ağlar yerel ufak kahve dükkanlarına benziyordu. Bir kaç tane içeceği çok başarılı şekilde hazırlıyorlar ve bu durum yüzünden müşteriler baristaların özel siparişlerini hazırlamasını beklemekten rahatsız olmuyorlardı. Sıra beklenmediği ve kişiye özel bir deneyim yaşatıldığı için de biraz fazladan ücret vermek bir problem değildir.
Şimdi aynı kahve dükkanını tekrar hayal edelim – aynı baristalar ve aynı yüksek maliyetlerle, fakat şimdi iki yüz yerine iki milyon müşteri var. Blokzincir sektörünün başına tam olarak da gelen budur. Daha fazla kurumsal ve bireysel kullanıcı geldikçe altyapı hemen hemen aynı kaldı. Artan kullanıcı talebine ağlar yetişemezken işlemler de yavaş ve pahalı hale geldiler. Blokzincir bu şekilde büyüme sancılar çekerken girişimci Kenny Li sahne arkasında bu büyümeyi sağlayan isimler arasındaydı. 2013 yılında Bitcoin madenciliği ile başlayan serüveninde MIT’de SEC Yönetim Kurulu Üyesi Gary Gansler’ın asistanlığı yapıp en sonunda sıfır-bilgi (ZK) uygulamaları
için modüler bir ekosistem olan Manta Network’ü kurdu. Sektörün iniş ve çıkışlarını yakından görmüş biri olarak, Li anaakım tarafından Web3’ün kabul edilmesinin gerekliliğini savunmaktadır. Yukarıda bahsedilen hayali kahve dükkanın kahve, soğuk içecek ve sandviçleri düşük fiyatlar ve hızlı teslim süreleriyle sattığı bir geleceğin hayalini kurmaktadır. EAK Digital olarak Li ile blokzincir ölçeklenmesi, işletmelerin büyümesi ve Web3’ün dijital kültürünün tanımlayıcı özellikleri hakkında konuştuk.
Başlangıç olarak blokzincir alanına nasıl girdiğinizi anlatabilir misiniz?
Çok uzun zamandır aktif olan bir teknoloji girişimcisi olarak blokzincir sektörü on yıldan fazla bir süredir radarımdaydı. 2013 yılında Bitcoin madenciliğine başladım ve pazardaki gelişmeleri yakından takip ettim. Sektör ilerlemeye devam ettikçe, başkalarına blokzincirin potansiyel kullanımı hakkında bilgi vermeyi de kendime bir görev ilan ettim.
Bahsettiğiniz gibi 2020 yılında MIT’de yüksek lisansımı tamamlarken Gary Gensler’in asistanlığını yapma şansını elde ettim. MIT’de ayrıca diğer Manta ortak kurucuları olan Victor Ji ve Shumo Cho ile tanıştım. Blokzincir teknolojisinin ölçeklenmesine yardımcı olurken gizlilik ve güvenliği de sağlayan bir ürün geliştirmek istedik ve Manta’nın doğuşu da bu şekilde oldu.
Manta’nın blokzincir sektöründe üstlendiği görevden bahsedebilir misiniz?
Manta temel olarak Web3 ekosistemini ölçeklendirmeyi amaçlayan bir Layer 2 ağıdır. Kahve dükkanı benzetmesine dönersek, Manta2nın baristaların aynı sürede fiyatları arttırmadan iki kat kahve üretebilmesini sağlayacak bir kahve makinesi olduğunu söyleyebiliriz. Belki kahveyi direkt olarak biz hazırlamıyoruz, fakat kafelerin, baristaların ve müşterilerin daha iyi bir kahve.
Bizim ekosistemimiz ölçeklenmeyi desteklemek için sıfır-bilgi kriptografiden destek almaktadır. Basitçe, sıfır-bilgi sistemler bir bilginin kaynağının detaylarını paylaşmadan doğruluğunu test etmeyi sağlarlar. Bu şekilde merkeziyetsiz bir sistemde üyelerin gizliliği korunmuş olur.
Manta Network yeni uygulamaların Ethereum üzerinde daha düşük işlem ücretleriyle paylaşılmasını ve ölçeklenmesini sağlar. Ekosistemimiz sosyal ağlar, dijital kimlik çözümleri ve web3 oyunlarını da kullanmaktadır. Dijital platformlarımızda toplamda 1 milyondan fazla kullanıcımız olduğunu gururla söyleyebiliriz.
Web3’teki imkanları “geleneksel” firmalara nasıl anlatıyorsunuz?
Günümüzde pek çok iş fırsatı sadece tek bir alanda kullanılabilmektedir. Örneğin, hızla büyüyen ABD bazlı bir firmanın hisselerini almak istiyorsanız ya o ülkede olmanız ya da yeterli yatırım gereksinimlerine sahip olmanız gereklidir. Dolayısıyla bulunulan yer ulaşabileceğiniz kitleyi sınırlarken global bir ekonomiyle de uyum problemlerine sebep olmaktadır.
Web3’te kitleniz otomatik olarak bütün dünyadır. Pek çok şirket gerçek dünya değeri (RWA) uygulamalarını kullanarak coğrafi bariyerleri ortadan kaldırıp erişimlerini maksimuma ulaşıyor. Örneğin, Karayipler’de bir ev satmak istediğinizde hedef kitleniz genel olarak orada yaşayan insanlardır. Fakat bu evi token’leştirdiğinizde çok daha geniş bir kitleye satış yapabilirsiniz.
RWA’lar ayrıca metaları ve hisseleri de içerebilmektedir. Web3 sektöründe RWA’ların rolünün artması firmaların merkeziyetsiz teknolojilerin şeffaf ve değiştirilemez yapısını kullanırken daha fazla insana ulaşmasına imkan sağlıyor.
Manta Network Web3’te gizliliğe nasıl yaklaşıyor?
Şeffaf ve merkeziyetsiz teknolojiler işlemlerin değiştirilemez bir kaydını tutarken ayrıca anlaşmazlıkarı veya artniyetli geriye dönük operasyonları imkansız kılmaktadır. Fakat bu şeffaflığın da bir bedeli vardır.
Sağlık ve bankacılık gibi sektörlerde, veri güvenliği temeldir. Verilerin izinsiz paylaşımı veya satışını engelleyen regülasyonların varlığı da bu durumu göstermektedir. Bu durum bu sektörlerin Web3 uygulamalarını tam olarak keşfedememelerinin de sebebidir. Dışarıdan bakıldığında bu karar oldukça mantıklı gözükmektedir: regülasyonlara uyumluluk şüphesiz
ki müşterilerin işlemlerinin şeffaf bir sistemde saklanmasıyla taban tabana zıt bir kavramdır.
Birkaç sene öncesine kadar bu durum geçerli olsa da Manta ekibi ve web3 sektöründeki pek çok insan alternatif çözümler üretebilmek için çok sıkı çalışmaktadır. Bizim çözümümüz yeni kurulan şirketlere hem Web3 teknolojisini kullanmak hem de bulundukları sektörün regülasyonlarına uymak için bir köprü vazifesi görmektedir. Sıfır-bilgi teknolojisi kuruluşların müşteri verilerin blokzincire aktarırken güvenlik ve gizliliklerini de korumalarını sağlamaktadır.
Web2’den Web3’e geçmeyi düşünen bir firmaya nasıl bir tavsiye verirdiniz? Pazar fiyatlarındaki değişkenlik hakkında ne bilmeleri gerekiyor?
Öncelikle son kullanıcıya odaklanıp oradan adımlarını geri takip etmeleri gerekiyor. En önemli soru, blokzincir teknolojisinin işinize nasıl bir değer katabileceği. Herkesin sektör değiştiriyor veya yeni ürünler geliştiriyor gibi gözüktüğü dönemlerin heyecanına kapılmak oldukça kolay, fakat fayda sağlamayan teknolojinin iyi bir iş planı olmadığını 2021’de NFT ve Metaverse sektörlerinde gördük.
Sağlam bir iş fikrine sahip olduktan sonra, varlığını kanıtlamış bir kuruluşla ürünü geliştirmek için birlikte çalışmak en kolay çözüm olacaktır. Burada hem önerilen hem de uygun olanı ufak çaplı bir şekilde başlamaktır. Şu an blokzincir alanında aktif olan en büyük “anaakım” firmalar bile (örneğin Deloitte veya EY) ilk başta kontrollü bir ortamda deneyler yapmaya başladılar. Uygulamaları test etmek, sektördeki iş bilgisinden faydalanmak ve ön ürün aşamasın gelebilmiş olmak mutlak şekilde gerekli.
Fiyatlardaki değişkenliğe gelince, pek çok insan hala blokzincir teknolojisiyle Bitcoin ve Ethereum gibi kriptoparaları birlikte düşünmeye devam etmektedir. Halbuki pekçok blokzincir teknolojisinin kriptoparası bulunmamaktadır. Ethereum gibi bir ağ üzerinde çalışıyor olsanız dahi pazar fiyatlarının işinizi etkilememesi mümkündür. Sizin burada odaklanmanız gereken uygulamanın kullanılması ve sağladığı kullanıcı deneyimidir.
Web3 adaptasyonunu destekleyebilmek için Türkiye gibi ülkelerin nasıl bir regülasyon yaklaşımını benimsemesi gerekmektedir?
Global ölçekte baktığımızda Web3 adaptasyonu yüksek olan Vietnam ve Tayland gibi ülkelerin nüfuslarının yüzde onunun kriptoparalara borsalar veya oyun gibi uygulamalar sayesinde maruz kaldığını görmekteyiz. Bu tarz ülkelerin regülasyonları genel olarak ülkenin Web3 adaptasyonun nasıl fayda ve değer sağlayabileceği üzerine yoğunlaşmaktadır.
Burada istenen kriptopara kazanımları üzerinden yüksek vergi alınması değildir Onun yerine ülkelerin geleneksel dükkanların kriptopara ödemelerini kabul etmesi gibi günlük iş fırsatlarındaki ekonomik değeri görebilmesi gereklidir. Bu sayede daha fazla işlem hacmi ve daha yüksek gelirli nüfusun da müdahil olmasıyla ekonomik gelişmeye katkı sağlanacaktır.
Türkiye gibi ülkelerde “dostane” regülasyonların kriptopara likiditesini artırmak ekonomiye olumlu etkide bulunacaktır. Merkez Bankası Dijital Para Birimleri veya stablecoin’ler genel olarak para çıkışına odaklanmaktadır, fakat doğru regülasyonlarla pozitif para girişi ve takip eden büyüme sağlanabilecektir.
Blokzincir ve yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojilerin nasıl bir araya geleceğini düşünüyorsunuz?
Manta Network’te başlamadan önce önde gelen bir görüntü algılama firmasında çalışıyordum. Daha sonra da sağlık sektöründe makine öğrenmesiyle hastalıkları yakalayan bir çözüm üzerinde çalıştım. Bütün bunlar ChatGPT ve türevlerinin dünyaca meşhur olmasından önceydi.
Bu çalışmaları yaparken özellikle jeopolitik ilişkilerin yapay zeka geliştirilmesi üzerindeki etkisini farkettim. Örneğin, hem Çin hem de ABD global ölçekte kabul edilmiş ileri seviye yapay zeka modelleri ve algoritmaları geliştirdiler. Bu iki ülke arasındaki politik ilişkiler değiştiğinde yapay zeka spesifikasyonlarına erişim imkanları da değişmektedir.
Bütün ülkeler kullandıkları yapay zeka modellerinin ve ürettikleri sonuçların geçerliliğini kontrol etmek zorundalar. Bu noktada blokzincir devreye giriyor. Birkaç farklı sıfır-bilgi uygulaması blokzincir üzerinde yapay zeka modellerini, etkilerini ve ürettikleri sonuçları doğrulama konusunda çalışıyorlar. Başka firmalar da bu çalışmaları kullanarak kendi sonuçlarını doğrulayabilirler.
Web3 topluluğun kendine özgü yönleri nelerdir? Firmalar Web3’e geçerken bu yönleri nasıl kullanabilirler?
Global web3 kitlesinin en güzel taraflarından biri çeşitliliğidir. X ve Telegram gibi platformlarla herkes bu topluluğa katılabilmektedir. Yeni kullanıcılar beraberlerinde kendi özgün kültürel geçmişlerini getirmekte ve global topluluk her yeni üyeyle daha da çeşitlilik kazanmaktadır.
Şu aralar özellikle meme’ler ve meme paralar Web3’de çok popülerler. Pek çok kullanıcı ya çevrimiçi bir kültürle büyüdü ya da çok uzun yıllardır bu dijital kültürün bir parçası. Çok hızlı değişen bir ortam olan Web3 yaratıcılık, karşı kültür ve bağlantılılık üzerinden yürümekte.
Bu söyleyeceğim bazı geleneksel firmalara inanılması zor gelebilir fakat meme’ler vazgeçilmez bir sosyal para birimi haline gelmiş durumdalar. Birden fazla proje sosyal medya üzerinden sağlam bir kullanıcı kitlesi elde ederek başarıya ulaştılar. Kıvrak zekalı bir sosyal medya stajyeri şu an deneyimli bir yazılımcı kadar önemli hale gelebilmekte.
Bu değişken ortamda kendinize ait bir ses yaratabilmek zor gibi gözükebilir, fakat ulaşılacak kullanıcı fırsatları da eşit derecede büyükler. Gen Z ve takipçileri tamamen farklı tüketim alışkanlıklarına sahipler. Eğer bir firma günlük rutinlerinin içine girip organik şekilde marka içeriği paylaşabilirse, yıllar boyunca satın alıma devam edecek çok kıymetli yeni bir tüketici kitlesine de ulaşmış olacaklar.
En önemli soru, blokzincir teknolojisinin işinize nasıl bir değer katabileceği. Herkesin sektör değiştiriyor veya yeni ürünler geliştiriyor gibi gözüktüğü dönemlerin heyecanına kapılmak oldukça kolay, fakat fayda sağlamayan teknolojinin iyi bir iş planı olmadığını 2021’de NFT ve Metaverse sektörlerinde gördük.
Sağlam bir iş fikrine sahip olduktan sonra, varlığını kanıtlamış bir kuruluşla ürünü geliştirmek için birlikte çalışmak en kolay çözüm olacaktır. Burada hem önerilen hem de uygun olanı ufak çaplı bir şekilde başlamaktır. Şu an blokzincir alanında aktif olan en büyük “anaakım” firmalar bile (örneğin Deloitte veya EY) ilk başta kontrollü bir ortamda deneyler yapmaya başladılar. Uygulamaları test etmek, sektördeki iş bilgisinden faydalanmak ve ön ürün aşamasın gelebilmiş olmak mutlak şekilde gerekli.
Fiyatlardaki değişkenliğe gelince, pek çok insan hala blokzincir teknolojisiyle Bitcoin ve Ethereum gibi kriptoparaları birlikte düşünmeye devam etmektedir. Halbuki pekçok blokzincir teknolojisinin kriptoparası bulunmamaktadır. Ethereum gibi bir ağ üzerinde çalışıyor olsanız dahi pazar fiyatlarının işinizi etkilememesi mümkündür. Sizin burada odaklanmanız gereken uygulamanın kullanılması ve sağladığı kullanıcı deneyimidir.
Web3 adaptasyonunu destekleyebilmek için Türkiye gibi ülkelerin nasıl bir regülasyon yaklaşımını benimsemesi gerekmektedir?
Global ölçekte baktığımızda Web3 adaptasyonu yüksek olan Vietnam ve Tayland gibi ülkelerin nüfuslarının yüzde onunun kriptoparalara borsalar veya
oyun gibi uygulamalar sayesinde maruz kaldığını görmekteyiz. Bu tarz ülkelerin regülasyonları genel olarak ülkenin Web3 adaptasyonun nasıl fayda ve değer sağlayabileceği üzerine yoğunlaşmaktadır.
Burada istenen kriptopara kazanımları üzerinden yüksek vergi alınması değildir Onun yerine ülkelerin geleneksel dükkanların kriptopara ödemelerini kabul etmesi gibi günlük iş fırsatlarındaki ekonomik değeri görebilmesi gereklidir. Bu sayede daha fazla işlem hacmi ve daha yüksek gelirli nüfusun da müdahil olmasıyla ekonomik gelişmeye katkı sağlanacaktır.
Türkiye gibi ülkelerde “dostane” regülasyonların kriptopara likiditesini artırmak ekonomiye olumlu etkide bulunacaktır. Merkez Bankası Dijital Para Birimleri veya stablecoin’ler genel olarak para çıkışına odaklanmaktadır, fakat doğru regülasyonlarla pozitif para girişi ve takip eden büyüme sağlanabilecektir.
Blokzincir ve yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojilerin nasıl bir araya geleceğini düşünüyorsunuz?
Manta Network’te başlamadan önce önde gelen bir görüntü algılama firmasında çalışıyordum. Daha sonra da sağlık sektöründe makine öğrenmesiyle hastalıkları yakalayan bir çözüm üzerinde çalıştım. Bütün bunlar ChatGPT ve türevlerinin dünyaca meşhur olmasından önceydi.
Bu çalışmaları yaparken özellikle jeopolitik ilişkilerin yapay zeka geliştirilmesi üzerindeki etkisini farkettim. Örneğin, hem Çin hem de ABD global ölçekte kabul edilmiş ileri seviye yapay zeka modelleri ve algoritmaları geliştirdiler. Bu iki ülke arasındaki politik ilişkiler değiştiğinde yapay zeka spesifikasyonlarına erişim imkanları da değişmektedir.
Bütün ülkeler kullandıkları yapay zeka modellerinin ve ürettikleri sonuçların geçerliliğini kontrol etmek zorundalar. Bu noktada blokzincir devreye giriyor. Birkaç farklı sıfır-bilgi uygulaması blokzincir üzerinde yapay zeka modellerini, etkilerini ve ürettikleri sonuçları doğrulama konusunda çalışıyorlar. Başka firmalar da bu çalışmaları kullanarak kendi sonuçlarını doğrulayabilirler.
Web3 topluluğun kendine özgü yönleri nelerdir? Firmalar Web3’e geçerken bu yönleri nasıl kullanabilirler?
Global web3 kitlesinin en güzel taraflarından biri çeşitliliğidir. X ve Telegram gibi platformlarla herkes bu topluluğa katılabilmektedir. Yeni kullanıcılar beraberlerinde kendi özgün kültürel geçmişlerini getirmekte ve global topluluk her yeni üyeyle daha da çeşitlilik kazanmaktadır.
Şu aralar özellikle meme’ler ve meme paralar Web3’de çok popülerler. Pek çok kullanıcı ya çevrimiçi bir kültürle büyüdü ya da çok uzun yıllardır bu dijital kültürün bir parçası. Çok hızlı değişen bir ortam olan Web3 yaratıcılık, karşı kültür ve bağlantılılık üzerinden yürümekte.
Bu söyleyeceğim bazı geleneksel firmalara inanılması zor gelebilir fakat meme’ler vazgeçilmez bir sosyal para birimi haline gelmiş durumdalar. Birden fazla proje sosyal medya üzerinden sağlam bir kullanıcı kitlesi elde ederek başarıya ulaştılar. Kıvrak zekalı bir sosyal medya stajyeri şu an deneyimli bir yazılımcı kadar önemli hale gelebilmekte.
Bu değişken ortamda kendinize ait bir ses yaratabilmek zor gibi gözükebilir, fakat ulaşılacak kullanıcı fırsatları da eşit derecede büyükler. Gen Z ve takipçileri tamamen farklı tüketim alışkanlıklarına sahipler. Eğer bir firma günlük rutinlerinin içine girip organik şekilde marka içeriği paylaşabilirse, yıllar boyunca satın alıma devam edecek çok kıymetli yeni bir tüketici kitlesine de ulaşmış olacaklar.