Dijital varlıkların hukuki statüsü konusundaki belirsizlik, birçok soruyu beraberinde getiriyor. Avukat Eda Budak ile kripto paraların hukuki boyutlarını konuştuk…
KRİPTO paraların temel özelliği, genellikle merkezî bir otoriteye bağlı olmaksızın çalışabilen bir yapıya sahip olmalarıdır. Bu, geleneksel finansal sistemlerdeki bankalar veya devlet kurumları gibi merkezî otoritelerin para üzerinde bir kontrolünün olmadığı anlamına gelir. Ancak, bu özgürlük ve esneklik aynı zamanda hukuki düzenlemelerin eksikliğini de beraberinde getiriyor. Avukat Eda Budak, konuyu şöyle değerlendiriyor:
GENEL GÖRÜNÜM
“Kripto paraların temel prensipleri incelendiğinde, merkezî otoritelerden bağımsızlık, düşük maliyetli ve hızlı transfer olanakları gibi özellikler dikkat çeker. Ancak, bu avantajlarla birlikte gelmekte olan hukuki belirsizlikler ve regülasyon eksiklikleri, özellikle boşanma davalarında kripto varlıkların paylaşımı gibi karmaşık konularda çeşitli zorlukları da beraberinde getirir. Bu teknolojinin genel yapısını şöyle özetleyebiliriz; Merkezî otoritelerden bağımsızdır. Dünya genelinde herkesin finansal sistemlere erişimini kolaylaştırmayı amaçlar. Şeffaf bir şekilde kaydedilen işlemler için blokzinciri (blockchain) teknolojisini kullanır. Bazıları sınırlı bir arz modeline sahiptir, enflasyonu kontrol altında tutar. Kullanıcıların finansal işlemlerini gizlemelerine izin veren özelliklere sahiptir. En bilinen ve ilk kripto para olan Bitcoin, 2009’da Satoshi Nakamoto tarafından yaratıldığında, bu felsefi hedefleri taşıyordu. Ancak, zaman içinde ortaya çıkan diğer kripto paralar, farklı özelliklere ve kullanım amaçlarına sahiptir, bu da kripto para ekosistemini çeşitlendirmiştir. Bu karmaşıklıkların ötesinde, kripto paraların yaratılış felsefesi de derinlemesine incelenmelidir. Bitcoin’in ortaya çıkışındaki temel felsefi hedefler, zaman içinde ortaya çıkan diğer kripto paralardan farklı olabilir. Ancak, bu felsefi temeller, her kripto paranın özgün niteliklerini belirlerken, hukuki zorluklarını da şekillendirebilir. Her bir kripto paranın felsefi motivasyonu, hukuki bir çerçeve oluşturulurken göz önünde bulundurulmalıdır. Felsefi bakış açısı, kripto paraların hukuki zorluklarıyla etkileşime girdiğinde, ortaya çıkan etkileşimler daha net bir şekilde anlaşılabilir. Örneğin bir kripto paranın anonimlik vurgusu, kullanıcıların finansal gizliliklerini koruma isteğiyle çakışabilir ve bu da hukuki düzenlemelerde gizliliği ele almanın ne kadar karmaşık bir süreç olduğunu ortaya koyabilir.”
HUKUKİ UYUŞMAZLIKTA
“Kanunların amaçları genellikle toplum düzenini sağlamak, adaleti temin etmek, bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak, toplumun güvenliğini sağlamak, ekonomiyi düzenlemek gibi unsurları içerir. Kanunlar, bir toplumun normatif çerçevesini belirler ve bu çerçevede davranışları düzenleyerek toplumsal düzeni korumaya çalışır. Ekonomik faaliyetleri ticaret hukuku, vergi hukuku, iş hukuku gibi alanlarda düzenlemeler yaparak düzenler. Kripto paraların merkezî bir otoriteye bağlı olmaması, bu paralar üzerinde herhangi bir regülatör kurumun denetim yapmasını ve kontrol süreçlerini yürütmesini engellediği gibi, kripto paraların merkezî bir otoritenin sağladığı finansal ve hukuki güvenlik ve piyasa kırılganlıklarına karşı korunma gibi avantajlardan da yoksun bırakabilir (Dülger ve Özkan, 2020, s. 974).
REGÜLASYONLAR NEDEN GECİKİYOR?
Türkiye, kripto para kullanıcı sayısında Avrupa’da 1. sırada ve dünya genelinde ise 4. sıradadır. Ancak, bu alanda toplumun bilgi düzeyi genellikle sınırlıdır. Peki, neden kripto paralarla ilgili regülasyonlar hem Türkiye’de hem de dünyada gecikmiştir? Neden tanımı tam olarak yapılamamıştır? Hukukçu olarak, kripto camiasında ne iş yaptığımız ve blokzinciri projelerindeki rolümüz sıkça sorulmuştur. Bu alandaki meslektaşlarım gibi, mevcut hukuku müvekkillerimizi korumak için elimizden geldiğince uyguluyoruz. Ancak, çoğu zaman ne yapacağımızı bilemiyoruz. Örneğin, eşler arasında mal paylaşımı davasında kripto para olarak tutulan mal varlıklarını mahkeme kararı ile nasıl paylaştıracağımız sorusu ortaya çıkıyor. Kripto varlıkların boşanma davalarındaki mal paylaşımı sırasında tespit edilmesi ve ele alınması zor olabilir. Kripto varlıkların gizli ve likit doğası, geleneksel varlıklardan farklı olarak, bu varlıkların izlenmesini ve sahipliklerinin kanıtlanmasını daha karmaşık hâle getirebilir. Türk borsaları dışındaki kripto para borsaları, soğuk cüzdanlar, NFT’ler (Non-Fungible Token) gibi farklı versiyonlar, mahkeme kanalıyla takip edilmesi neredeyse imkânsız olan teknolojilerdir. Ancak, kullanıcı Türk borsalarında işlem yapıyorsa tedbir alma, haciz etme ihtimali vardır. Peki ya mal varlığı soğuk cüzdana çekildiyse? Bu soğuk cüzdanlar, şifresi bilinmeden kimsenin açamayacağı güvenli bir mal varlığı saklama aracıdır. New York’taki bir boşanma davasında, bir eşin gizli Bitcoin yatırımlarının ortaya çıkması, kripto varlıkların mal paylaşımı sürecindeki karmaşıklığı gösteriyor. (https://tr.tradingview.com/news/coinkolik:d8e966ea1d9e8:0/). Mahkemelerin böyle bir teknolojinin hızına ve teknik altyapısına yetişecek gücü henüz yok. Ayrıca, çok hızlı değer kaybeden veya değeri artan bazı kripto paralar bulunmaktadır. Saatler içinde kayıplar veya kazançlar söz konusu olabilir. Biz hukukçuların sıkça kullandığı bir ifade vardır, “hayatın olağan akışına uygun değil”. Tam anlamıyla kripto paralar, alıştığımız olağan akışa uymamaktadır. Temeldeki felsefesi de zaten budur. Binlerce mühendis tarafından üzerinde yıllarca çalışılan bu sistem hızla gelişmiş ve gelişmeye devam etmektedir. Bu yazıları yazarken ve sizler de bu satırları okurken, yeni gelişmeler yaşanmış olabilir.”
NE YAPILABİLİR?
“Peki biz avukatlar neler yapabiliriz? Eğer takibi ve kontrolü zor bir teknoloji ile karşı karşıyaysak, elimiz kolumuz bağlı mı kalacağız? Devletler bu konuda ne yapmalı? Kullanıcılar ne yapmalı? Avukatlar ne yapmalı? Müvekkillerime verdiğim danışmanlıkta mutlaka belirttiğim bir konu var. Onlarla şunu paylaşıyorum: “Sizin karşınızda eski usul bir sözleşme yok, şu an bildiğimiz hukuk kurallarını mümkün olduğunca sizi korumaya çalışarak bu sözleşmeyi hazırlıyoruz.” Ayrıca, tüm riskleri ayrıntılı bir şekilde müvekkillerimize anlatıyoruz. Zaten bu teknoloji ile gelen bir müvekkil, tüm riskleri kabul ederek geliyor ve kendini kendi yöntemleri ve teknoloji ile korumaya çalışıyor. Ancak, en sık mağduriyet, kripto para borsalarıyla henüz tanışmış ve işlem yapan kullanıcılardan gelmektedir. Kripto paralara çok kısa süre içinde zenginleşecekleri bir yatırım olarak bakanlar, bilinçsizce yatırımlar yapabilir. Bu, bazen büyük kayıplara neden olabilir. Bitcoin’in çıkışındaki felsefi hedeflerden uzaklaşıldı ve spekülatif dalgalanmalarla insanların mağdur olduğu bir sistem ortaya çıktı. Herhangi bir kripto para borsası veya başka bir platform, rıza ile yapılan bir yatırımın istenilen sonucu vereceğini garanti edemez. Anlaşıldığı üzere, hayatın olağan akışına uygun olmayan olaylar yaşanmaya devam ediyor ve bu böyle sürecek gibi görünüyor.”
DİĞER ZORLUKLAR
“Kripto paraların hukuki açıdan karşılaştığı zorluklar, sadece hukukçuların değil, aynı zamanda devletlerin, teknoloji uzmanlarının ve kullanıcıların ortak bir çaba göstermesini gerektirir. Geleneksel hukuk sistemimiz, bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanabilir, ancak bu durumun bir çözümü vardır. Teknolojiyle uyumlu, hukuki belirsizliklere açıklık getiren bir sistem inşa etmek, kripto paraların sunduğu hız ve likidite karşısında daha etkili bir regülasyon sağlamak adına kritik öneme sahiptir. Sonuç olarak, kripto paraların hukuki düzenlemelerle entegrasyonu, hukuk sistemimizin esnekliğini test eden bir süreçtir. Ancak bu süreçte, hukukçuların yanı sıra diğer paydaşların da bu dijital döneme uyum sağlamak için birlikte çalışması gerekmektedir. Gelecekteki hukuk sistemi, dijital çağa ayak uydurarak, adil ve sürdürülebilir bir regülasyon sağlama yolunda ilerlemelidir.”