İngiltere merkezli Revolut, 45 milyar dolarlık değerleme ile Avrupa’nın en değerli fintech şirketi oldu. Peki bunu nasıl başardı? Rakiplerinin aksine çevik bir stratejiyle, gelişmelere göre hızla yön değiştirmesi şirketin en önemli gücü.
Ş. Elif Kocaoğlu Ulbrich / Strateji ve İnovasyon Danışmanı
Nikolay Storonsky ve Vlad Yatsenko tarafından 2015 yılında kurulan İngiltere merkezli fintech girişim Revolut kısa sürede küresel çapta milyonlarca kullanıcıya ulaşarak globalde bilinen nadir teknoloji şirketlerinden biri oldu. Bu yazıda, Revolut’un nasıl bu noktaya geldiğini, kritik dönüm noktalarını, uygulama dağıtım stratejisinin önemini ve şirketin niş ürün stratejisinin nasıl büyük bir başarı sağladığını detaylı bir şekilde ele alacağız.
PİYASA İHTİYACINA ÇÖZÜM
Revolut’un doğduğu yıllar, uluslararası para transferlerinin bireyler ve küçük işletmeler için oldukça zahmetli ve maliyetli olduğu bir dönemi işaret ediyordu. Şirketin kuruluş hikayesi kuruculardan Nikolay Storonsky’nin bu sorundan bizzat rahatsız olan biri olarak ortağı ile birlikte kullanıcıların döviz işlemlerini en uygun kur üzerinden gerçekleştirebileceği ve maliyetleri minimuma indirecek bir ön ödemeli kart ve mobil uygulama sunması ile başlıyor aslında. Revolut’un hızlı büyümesinin altında piyasada büyük bir acıyı dindirmeyi hedefleyen bu odaklanmanın yatıyor olması muhtemel. Başlangıçta, sık sık seyahat edenler ve yurt dışında çalışan expatlar için oldukça cazip bir çözüm sunan Revolut, tek bir sorunu mükemmel bir şekilde çözüme kavuşturarak sadık bir kullanıcı kitlesi edindi. Revolut’un ilk yıllarına baktığımızda diğer fintech girişimlerinin herkesi kapsayan geniş çaplı bir finansal devrim peşinde koştuğu bir dönemde, Revolut’un dar bir hizmet yelpazesine odaklanarak daha sağlam ve emin adımlarla büyümeyi tercih ettiğini görüyoruz.
DÖNÜM NOKTALARI
Zamanla ürün ve kanal stratejisini geliştirip güncelleyen Revolut’un lansmanından bu yana geçen süre içinde attığı önemli adımlar, onu bugün dünyanın en değerli fintech şirketlerinden biri haline getirdi. 2017: Lansmanından yalnızca iki yıl sonra, Revolut kullanıcı sayısında 1 milyonu aştı. Bu hızlı büyüme, özellikle kullanıcıların olumlu deneyimlerini çevreleriyle paylaşması ve şirketin referral programı sayesinde gerçekleşti. 2018: 2018 yılında Revolut, Litvanya Merkez Bankası’ndan Avrupa bankacılık lisansını aldı. Bu lisans, Revolut’un banka hesapları, doğrudan borçlandırma ve kredi gibi daha geniş kapsamlı hizmetler sunmasına imkân sağladı. Şirket, bu adımla döviz işlemlerinin ötesine geçerek daha geniş bir kitleye hitap etmeye başladı. 2019: Revolut, gelirlerini çeşitlendirmek amacıyla ücretli abonelik paketlerini kullanıcılara sundu. Premium ve Metal planları; daha yüksek döviz işlem limitleri, seyahat sigortası ve öncelikli müşteri hizmetleri gibi avantajlarla birlikte gelirken, kullanıcıların farklı ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler sunuldu. 2020: 2020 yılına gelindiğinde Revolut, 500 milyon dolarlık bir Seri D yatırım turunun ardından 5,5 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Bu yatırım, şirketin ABD, Japonya ve Avustralya gibi pazarlara açılma hamlelerini destekledi. Revolut’un küresel ölçekte hızla büyümesi, temel hizmetlerinin evrensel bir ihtiyaca cevap verdiğinin güçlü bir göstergesiydi. 2021: Dijital varlıkların yükselişiyle birlikte, Revolut kripto para ticareti ve hisse senedi yatırım seçeneklerini uygulamasına ekledi. Bu hamle, şirketin ürün yelpazesini genişletirken, kullanıcı kitlesinin finansal hizmetlerde artan taleplerine de karşılık verdi. Kripto varlık alım satımını uygulama üzerinden kolayca yapma imkânı sunarak fintech dünyasında fark yarattı. 2023: 2023 yılı itibarıyla Revolut, 30 milyon kullanıcıyı aşarak dünyanın en çok kullanılan fintech uygulamalarından biri haline geldi. Bu büyüme, Revolut’un müşteri ihtiyaçlarına odaklanarak inşa ettiği sağlam stratejisinin uzun vadede ne kadar başarılı olduğunu ortaya koydu.
2024’TEKİ HAMLELER
Revolut 2024 yazında üç yıllık beklemesini sona erdirerek İngiltere’den banka lisansı aldı. Fintech böylece İngiltere’deki “ön yüz hizmet sağlayıcısı” statüsünü mevduat garantisi olan ciddi bir finansal kuruma dönüştürmüş oldu. 2024 itibariyle İngiltere’de 10 milyon, globalde 45 milyon kullanıcı sayısına ulaşan Revolut ağustos ayındaki güncel değerlemesi uyarınca Avrupa’nın en değerli fintech şirketi haline geldi. Aynı dönemde Visa ile eş zamanlı sınır ötesi ödemeler için iş birliğini duyuran Revolut böylece ödeme ağları ile iş birliği yapacak olgunluğa ulaştığını kanıtlamış oluyor. Şirket, KOBİ’ler için fatura ödemeleri, birikim hesabı gibi yeni ürünlere paralelde Meksika, Singapur, Hindistan pazarları gibi farklı pazarlarda yer edinmeye çalışıyor. Bu büyüme planlarının en ilginci şüphesiz ki Revolut’un ayrı uygulamalar üzerinden sunduğu hizmetler. Aplikasyon üzerinden kripto alım satıma imkân tanıyan Revolut bu mayıs ayında İngiltere pazarı için ayrı bir kripto trading platformu (Revolut X) sunarak piyasayı şaşırttı. Bu yetmezmiş gibi eylül ayında Yunanistan, Çekya ve Danimarka’da test edilen ayrı bir yatırım uygulamasının (Revolut Invest) lansmanını yapan şirketin bu stratejisinin ardındaki neden büyük bir merak konusu.
UYGULAMA DAĞITIM STRATEJİSİ
Geleneksel bankaların aksine tamamen mobil odaklı bir şirket olarak faaliyet gösteren Revolut’un uzun vadede müşterilerin tek tuşla her finansal ihtiyaçlarını karşılayacağı bir süper uygulama (super app) olması bekleniyordu. Özellikle Avrupa’da bu tarz, her pazarın ihtiyacını karşılayan bir uygulama olmaması sebebiyle Revolut’un bu boşluğu kapatması beklenirken Revolut’un uygulamaları pazar ve ürün klasmanında ayırmaya başladığını görüyoruz. Peki tek tuşla Avrupa çapında kullanılacak bir uygulama yapmak varken Revolut neden içinde farklı ürünlerin yer aldığı bir ekosistem stratejisi güdüyor? Revolut’un en büyük avantajı, belirli finansal sorunları çözmeye odaklanmış olması. Şirket, döviz işlemleriyle başladığı yolculuğuna, kripto para ticareti, hisse senedi yatırımları ve bütçe yönetimi gibi hizmetlerle devam etmekte. Her bir ürün, net bir ihtiyacı karşılamak üzere geliştirilmiş olup, müşteri talebine göre adım adım genişletildi. Her ne kadar tek bir uygulama üzerinden farklı hizmetler sunmak uygulama retention ve müşteri sadakati için önemli olsa da Avrupa müşterisinin veri güvenliği ve kültürel sebeplerle pek tercih ettiği bir strateji değil. Nitekim, ilk fintech uygulamalarından beri Avrupa’nın tümünü kapsayan bir süper uygulama çıkmamış olmamasının altında yatan sebep de bu aslında. Tek bir uygulama üzerinden geniş bir ürün yelpazesi sunmak yerine, farklı uygulamalarla belirli alanlarda derinleşme stratejisinin Revolut’un rekabet avantajını artırarak kullanıcı sadakatini güçlendirdiğini görüyoruz. Ayrıca bu strateji, şirketin daha hızlı inovasyon yapmasına ve yenilikçi özellikleri daha hızlı piyasaya çıkarmasına olanak tanımakta.
POPÜLER ÖZELLİKLER
Süper uygulamalar, WeChat ve Gojek gibi Asya merkezli şirketler tarafından popüler hale getirilmiş olup, ödeme, e-ticaret, ulaşım ve sosyal medya gibi çok çeşitli hizmetleri tek bir çatı altında toplama amacı gütmekte. Ancak bu yaklaşımın bazen çekirdek hizmetin zayıflamasına ve kaynakların aşırı dağılmasına neden olduğuna şahit oluyoruz. Revolut’un stratejisi ise, genişlemek yerine sunduğu finansal hizmetlerde derinleşmeye dayanıyor. Bu odaklanmış yaklaşım, Revolut’a daha sadık bir kullanıcı tabanı oluşturma imkanı veriyor. Özellikle, kaliteli ve özelleşmiş bir finansal araç arayan teknoloji meraklıları, her alanda hizmet veren bir süper uygulama yerine Revolut’un uzmanlığını tercih etmekte. Revolut’un yeni niş ürünleri ise şirketin tek bir alanda uzmanlaşmış diğer rakipleri ile doğrudan rekabet edebilmesine ve yeni müşteri kitlelerine ulaşmasına imkan sağlayacak.
FINTECH DÜNYASINDA DEĞİŞİM
Fintech dünyası hızla değişmeye devam ederken, Revolut’un niş ürün stratejisi, müşteri ihtiyaçlarına odaklanmanın nasıl büyük başarı getirebileceğine dair etkileyici bir örnek teşkil etmekte. Süper uygulama olmaya çalışmak yerine, belirli finansal hizmetlerde uzmanlaşarak küresel bir marka inşa eden Revolut, fintech dünyasında iz bırakan bir lider olma yolunda ilerliyor. Süper uygulamalar bazı pazarlarda hakim olabilirken, Revolut’un stratejisi, fintech liderliğine ulaşmanın alternatif bir yolunun da olduğunu kanıtlamaktadır. Her ne kadar Revolut’un ekosistem stratejisi kısa vadede yerinde bir karar olarak görünse de Revolut’u hararetli bir rekabet süreci bekliyor. Revolut’un özellikle yatırım dikeyindeki ürünleri piyasada yer edinmiş başarılı markaları tehdit edeceği için Revolut’un sonraki adımlarını çok dikkatli planlaması gerekiyor. Zira ekosistem stratejisinde her zaman odağı kaybetme riski var ki bu durum diğer ürünler için de domino etkisi yaratabilir. Gelecekte de Revolut’un başarısı, seçtiği nişlerde yenilik yapma becerisine ve hizmetlerde sadeliği, kullanıcı dostu yaklaşımı koruma yeteneğine bağlı olacaktır.