Büyümeyi İhracat ve Turizm Belirleyecek  

By Fortune Türkiye

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Küresel ekonomi,  arz yönlü şoklar olmadıkça, düşük enflasyonlu ve rekabetin yüksek olduğu bir süreçte kalmaya devam edecek” diyor.

                                        ERSAN TAYLAN

BU yılın ilk aylarında küresel ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlamanın dip noktasını görmeyi ve ardından 2024-2025 döneminde büyümenin trendin altında kalarak devam etmesi bekleniyor. Bu ve benzeri konularda merak edilen soruları Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu’na sorduk.

Tarihi bir dönüşümün yaşandığı dünya ekonomisinin genel görünümünü değerlendirir misiniz?

Pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile hızla yükselen ve 2022 yılının ilk yarısında zirvelere çıkan küresel enflasyon Merkez Bankalarının ciddi sıkılaşma adımlarını da  beraberinde getirdi. Bu çerçevede yükselen faizlerle, başta hisse senetleri olmak üzere emtialar, kripto paralar, altın gibi varlıkların değer kaybettiği bir 2022 yılı yaşadık. 2023 yılının ilk altı ayında da bu eğilim devam etti. Bunun yanında, yükselen faizler küresel ekonominin büyüme hızını yüzde 2-2.5 arasına geriletti. Önceki sıkılaşma dönemlerinden farklı olarak, Almanya gibi istisna ekonomiler dışında resesyon yaşanmadan sıkı para politikasının hedeflerine yaklaştığı bir yılı geride bıraktık.

2024’e dair beklentilerle değerlendirir misiniz?

2024 yılına finansal piyasaların tabiriyle, büyüme anlamında yumuşak iniş gerçekleştiren bir küresel ekonomi ile beklenenden güçlü seyreden dezenflasyon ile başlıyoruz. Yaklaşık 25 yıldır yüzde sıfır ile iki arasında enflasyon seyri gören gelişmiş ekonomiler,  2022 yılında yüzde 10’lar civarında bir enflasyonla karşılaştı. Pandemi ve savaş gibi arz yönlü şoklar enflasyonu tetikledi. Bu şokların etkisi azaldıkça ve Merkez Bankaları doğru duruş sergiledikçe enflasyon hızla inişe geçti. Beklenenden hızlı gerileyen enflasyonun arkasındaki önemli nedenlerden birisi yaşanan teknolojik gelişmeler ve buna bağlı olarak birim maliyetleri düşüren verimlilik artışlardır. Robotlar, yapay zekalar, e ticaret gibi gelişmeler birim maliyetleri düşürerek enflasyonu gerileten en önemli unsurlar oldular. 2024 yılının ilk altı ayında küresel ekonominin büyüme anlamında yatay seyredeceğini fakat ikinci yarı yılda gelecek faiz indirimlerinin büyümede tekrar yukarı yönlü hareketler yaratacağını ve küresel büyüme oranının  yüzde 3’lere doğru yöneleceğini tahmin ediyoruz. Bu beklentinin arkasındaki en önemli varsayımlardan birisi Gazze’de yaşananların yayılmayacağı ya da şu anda tahmin edemediğimiz siyah kuğu niteliğinde arz yönlü şokların ortaya çıkmamasıdır. Tahminlerimizi yüzde yetmişlik bir baz senaryo çerçevesinde düşünmekte fayda var. Yine bu varsayımlar altında  enflasyonun gelişmiş ülkelerde yüzdeki yüzde 2 hedefine iyice yaklaşacağını hatta bazılarında deflasyon riski bile doğuracağını dikkate almamız gerekiyor. Küresel ekonomi, arz yönlü şoklar olmadıkça, düşük enflasyonlu ve rekabetin yüksek olduğu bir süreçte kalmaya devam edecek.

2024’te hangi konular ön plana çıkabilir?

2024 yılının ağırlıklı gündem maddelerinden birisini iklim krizi ve bunun getirmekte olduğu üretim biçimi ve tüketim davranışlarındaki değişimin çok daha hızlanmakta olduğunu görmek olacak. Bu durumun farkında olan ve hazırlıklarını yapan ülkeler, sektörler ve firmalar rekabette daha fazla ön plana çıkacaklar. 2024 yılının en önemli ekonomik beklentilerinden bir diğeri Merkez Bankalarının faiz indirimlerine ne zaman başlayacakları ve ne boyutta bir indirim yapacakları olacak. Faiz indirim beklentileri, son haftalarda gördüğümüz gibi 2024 yılında da varlık fiyatlarını olumlu yönde etkilemeye devam edecek görünüyor.

Türkiye açısından değerlendirir misiniz?

Türkiye ekonomisi açısından baktığımızda, enflasyonla mücadele çerçevesinde yükselen faizler ve değişmeye aday enflasyon beklentileri ile iç talepte gerilemeler izleyeceğiz. Büyüme açısından dış talebin, özellikle ihracat ve turizmin performansı önemli bir belirleyen olacak. Yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle ülkemizin oldukça pahalı hale gelmesi ve döviz kurlarınki seviyelerin enflasyona göre değerli kalması birçok sektörün rekabet gücünü zorluyor. Bu çerçevede firmaların maliyetlerini aşağı çekecek başta ücretlerden alınan vergiler olmak üzere destek ve sübvansiyonların verilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve döviz kurlarının rekabetçi seviyede oluşması önemli ihtiyaçlar olarak karşımıza çıkıyor.

Makro dengeler, beklentiler hakkında neler söylemek istersiniz?

Mevcut politikaların devam etmesi durumunda gerek faizlerde yükselme, gerek ücretlerin bir kerelik artışı iç talebi önemli oranda bastırmaya aday görünüyor. İç talep bastırılabilirse döviz kurlarının enflasyona olan geçişkenliğini azaltması, ücret-kur-enflasyon sarmalından çıkılması kısmen mümkün olabilir. Burada önemli olan bir konu, iç talebi bastırma konusunda sadece ücretli çalışanlara değil toplumun tüm kesimlerine maliyeti eşit olarak dağıtacak politikalara da özen gösterilmesi olacak. İstikrar açısından bu durum çok önemli görünüyor. 2024 yılının ilk dokuz ayı bu çerçevede geçilebilirse, son çeyrekte faiz indirimleri, 2025 yılına ilişkin büyüme ve istikrar beklentilerini arttırabilir. Bu tahminlerimizde, içeride yerel seçimler sonrası siyasi ve jeopolitik olarak yeni risklerin ortaya çıkmayacağı, enflasyonla mücadele programı çerçevesinden çıkılmayacağı varsayımını yapıyoruz. Tersi durumda, makro dengeler ve beklentiler önemli oranda negatif yönde değişme potansiyeli taşır.

BENZER MAKALELER

POPÜLER MAKALELER